Travmatize
Uzman Klinik Psikolog Osman İlhan Hocamızın makalesi psikolojiportali.com da yayınlandı.
Travmatize Edilmiş Ruhların Psikoterapisi
Travmatik yaşantılar hayatın hangi döneminde olursa olsun benzer psikolojik sonuçlarını yaratırlar. Çocukluk ve ergenlik döneminde maruz kalınan travmaların derin etkiler yaratmasının temel sebebi, çocukluğun ve ergenliğin yetişkinlik döneminden farklı olarak sorun çözme, zorluklara göğüs germek için gerekli olgun kişilik özelliklerine sahip olmadıkları bir dönemde oldukları için kolay yıkımları beraberinde getiriyor. Yıkımlara sebep olan travmaların etkisine bağlı öğrenmeleri hala kayıt halinde aktif tutan ve doğrudan içe alım yapan çocuk ve ergen psikolojisi için zamanla, olumsuz bu etkilerin sonucu oluşan duygulanımlar içselleştirilerek benimseniyor. İçselleştirilen olumsuz duygulanımlar olumsuz yönlerine rağmen, ruhundaki boşluğu doldurmakla meşgul olan özellikle ergenin bilişsel yapılarında, nöral ağlanmalar oluşturarak kişinin davranışlarını, hayata bakış açısını, gelecek algısını, yaşam şeklini belirleyen yol gösterici düşünceler halinde örgütlenerek, onların davranışlarını belirliyor.
Travmatize Edilmiş Ruhların Psikolojisi
Hızla ilerleyen zamanın önündeki en önemli engellerden bir tanesi de yaşamış olduğumuz travmaların yıkıcı etkileridir. Travmalar insan yaşamının en derinlerinde o kadar derin izler bırakır ki adeta yaşam o anda durur. İnsanın dışında akan zaman takvimlere sığarak bir bir geçse de, ruhun içerlerinde bir yerler de o takvimin yaprakları tek bir güne sabitlenmiş olarak kalır. Travmanın en büyük etkisi işte bu sabitlenerek takılmadır. Kişinin bilinçaltı süreçleri bu travmanın etkisini gizil şekilde devam ettirir. Bilince farklı isimler altında çıksa da acı aynıdır, ortaya çıktığı zaman farklıdır. Psikolojik anlamda tanımlanan travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin, gündelik yaşantıda insana yansıması bu bilimselliğin dışında daha duygusal boyutlarda yaşanırlar. Ayrılık travmalarıyla paramparça bir ruhun, hayatında sürekli travmatik ayrılıkları aynı şekilde yaşıyor olmasını, yine aynı şey başıma geldi sözleriyle duyarsınız. Oysa bilinçaltının derinliklerinde ki alemde zamanı durdurarak insanın içinde varlığını devam ettiren her travma, kendisini hatırlatmak için bilince yani insanın gündelik yaşantılarına standart bir mekanizmayla çıkar. Standart olan mekanizmanın işleyişi kişinin travmalarıyla yüzleşip çözümlemesine kadar sonsuz kere kendini tekrar edebilecek klinik ısrarcılığı vardır. Bu ısrarcılığın temel sebebi, travmaların kendisini hatırlatarak gün yüzüne çıkmak istemesi ve görünür hale gelmek arzusudur. Bir kere görünür olduğunda, fark edilerek çözülmeyi ister.