Öz güven geliştirmek hayatımızın sağlıklı ve dengeli bir şekilde devam edebilmesi için gerekli gelişim adımlarından bir tanesidir. Özgüven kazanma süreci, hayatın önemli sorunlu yaşantıları ile başa çıkma iradesine sahip ve mutlu olmaya layık bir insan olma deneyimidir. Özgüven insana güç verir, yaşam sevincini geliştirir ve daha fazla gayret göstermeye özendirir. Başarılı yaşantılar için ilhamın asıl kaynağıdır. Kendimizle gurur duymamızı ve gurur kaynaklarımızın geliştirilerek devamlılık göstermesini sağlar.
Özgüvenimiz eksik olduğunda sorunlarla baş edebilme yeteneğimizden şüphe duyarız. Gerekli yeteneklerle donanımlı olduğumuzu bildiğimiz halde daha önce hiç yapmadığımız bir işle karşılaştığımızda , o işi yapamayacağız diye kaygı duyarız. Hayattın bir çok zamanında, özellikle insiyatif kullanmamız veya yeni insanları işin içine katmamız gereken durumlarda rahatsız ve huzursuz oluruz.
Diğer önemli nokta, çok fazla güven duygusu içinde hareket ettiğimizde; sınırlı yeteneklerimiz olduğunu kabul etmek istemeyiz, yeteneklerimiz hakkında gerçekçi olmayan duygu ve düşüncelere kapılırız. Üzerimize kaldıramayacağımızdan fazla iş yükü alırız, böylece iyi iş yapamayarak, yapacağımız kadarını da başaramamış oluruz. Her konuda en iyiyi kendimizin bildiğini düşünerek gerçekçi olmayan düşünceler içine girerek, önerileri göz ardı ederiz, bize yardım etmek isteyenleri de genellikle reddederiz. Tek başımıza her işi yapabilme becerisinin kendimizde olduğunu yanılsamasını düşündüren aşırı özgüven hali, sağlıklı ekip çalışması yürütebilmemizi sabote ederek, insanların çevremizden uzaklaşmasına ve sonucunda yalnız kalmamıza sebep olacaktır. Genelde insanlar takdir görmek, onurlandırılmak, işe yaradığını hissetmek, amaç aramak isteyeceği için, sizin ben merkezci çok bilen tavrınızdan rahatsızlık duyarak, sizi dışlarında tutacaklardır.
Dengeli düzeyde bir özgüvene sahip olduğumuzda ise; yapabileceğimizin en iyisini yapmak için çaba göstereceğimizi ve mantıklı düzeyde kabul edilebilir bir sonucu ortaya çıkaracağımızı bilerek, önümüze çıkan işleri gündemimize alırız. Gündemimize aldığımız bir işi yapamadığımızda mazeret üretmek yerine tekrardan çabalamaya başlarız. İlk denememizde doğru olarak anlamadığımız bir işin hayatın sonu anlamına gelmediğini bilerek olaylarla bakarız. Yanlışlarımızı sorun olarak düşünmek yerine o yanlışlardan ders çıkarmayı başarabiliriz . Bir çok problem karşısında daha iyi çaba göstererek, yaşamın stres yönetimini felakete dönüştürmeden yapabilir hale geliriz.
Özgüven hayallerimizin peşinden giderken bize savaşma gücü verir. Gerçekleştirdiğimiz başarılarımızdan doyum ve rahatlık duymamızı sağlar. Kazanımlarımızı hak ettiğimizi düşündürüp, daha fazlasını elde etmek için erdemli savaşma gücünü besleyerek, bizlerin istikrarlı başarı çizgisinde kalmamızı sağlayarak, kendimizi sabote etmemizi engeller. Özgüveni düşük insanların yaşamış olduğu aşağlık kompleksi sebebi ile, elde ettikleri başarıları kendilerine yakıştırmayarak kendi süreçlerini sabote edici davranışlarını , geliştirdikleri güçlü kişiliğin özgüven yetenekleri sayesinde engelleyerek, dengede kalabilmeyi başarabilirler. Özgüvenimizin güçlü olması durumunda başarı bize doğal ve doğru gelir.
Öz güveni besleyen en önemli adımlardan bir tanesi atılgan olabilme becerisini çocukluğumuzdan itibaren kazanmamıza bağlıdır. Pasiflik ve eylemsizliğin karşısında panzehir görevi gören atılgan özelliklerimiz, başkalarının haklarına saygı duyma erdemiyle birlikte kendi hayat kalitemizi artırmaya yönelik attığımız her adımın arkasındaki itici güçtür. Rahatsız olduğumuz her hangi bir konu hakkında, mesela huzursuz olduğumuz iş ortamını değiştirmek gibi, hayatımızın iplerini ellerimizde tutarak, kendi menfaatimize cesur adımlar atabilmemizi sağlar. Atılganlık, olgun akli tecrübelerimizden beslenirken, eylemsizlik ve pasiflik ise bağımlı yönlerimizden beslenerek, değişime karşı cesaretsiz kalarak insanın çaresiz hissetmesine sebep olacaktır. Boyun eğen, kabul eden, çaresiz hisseden, değişimden korkan, statükocu olan, bağımlı yapışkan insan ilişkileri geliştiren bir çok kişinin yaşadığı sorunların temelinde öz güven eksikliği vardır.
Öz güven eksikliğimiz ile nasıl baş edebiliriz?
İlk önce kabul edilmesi gereken şudur ki; dünya ve siz mükemmel değilsiniz ve olmak zorunda da değilsiniz. Savaşların ve yıkımların olduğu bir dünyayı yaşanır kılan güzel olan taraflarına odaklanmak olduğu gibi, kendi olumsuz özelliklerimizin de olduğunu kabul ederek, daha olumlu yanlarımıza odaklanma yeteneği geliştirebilmemizi sağlamalıyız. Güzel olana yatırımı yaşam şekli haline getirdiğimizde, gelişmeye, değişmeye başlayabiliriz. Yaşamın milyonlarca dış uyaranları arasından yapıcı olanlarını görmek tamamen algı meselesidir. Siz algınızı değiştirdiğinizde dünyanın da değiştiğini görecekseniz. Hayat ve kendilik algınız bu görecelilik içerisinde sizin bakış açınıza göre değer ve anlam kazandığını görmelisiniz.
Özgüveni artırmanın en önemli adımlarından bir tanesi, yaşam içindeki başarılarımızı hatırlamaktır. Kendimizde bulundurduğumuz tüm yeteneklerimizi, iyi kullandığımız donanımlarımızı aklımıza getirelim ve öz güvenli davranarak kazanç sağladığımız yaşam anlarını hatırlayalım. Hatta başarı sağladığınız bir anın resim karesini telefonunuzun arka planına sabitlemek çok yararlı bir hatırlatıcı olacaktır.
Yaptığınız işlerden sonra sizi takdir eden insanlara başarılırınızdan bahsedin. Çabalarınızı gören, en ilkel insani kıskançlık rekabetine girmeyen, paylaşımcı, empatik, duygusal insanları yanınızda tutun. Unutmayın her insan kendisini başka bir insanın aynasındaki yansımasıyla görür. Kendinizi görmek için bakacak doğru aynayı bulmak zorundasınız. Hayatınıza giren insanlarda seçici olmazsanız, asla başarıyı, sağlıklı duygulanımı sağlayamazsınız. Unutmayan çevrenizdeki arkadaşlarınız sizin kim olduğunuzu ve iç dünyanızın şekillenmesini belirleyecektir.
Başarılarınızdan sonra kendinizi ödüllendirin. Neyden mutlu olacaksınız onunla ödülleyebilirsiniz kendinizi. Bencillik, istifçilik, paylaşımsızlık, duygusal kabızlık sizi sürekli savunmada tutarak, yaşamı önlem alınması gereken korkulu bir yer olarak düşündüreceği için, kaygılı bir yalnızlık içine itilebilirsiniz. Bu yalnızlığın yarattığı paranoyada sadece korkarsınız, korktukça sinersiniz, sindikçe de güvene ihtiyaç duyarak bağımlılık kurabileceğiniz ilişkiler ararsınız. Bu durum sizin sağlıklı birey olmanızı ve doğrudan özgüveninizi olumsuz etkileyerek çocuksu kalmanızı sağlar. Savaşçı, girişken, hayatın her alanından beslen bir kişi olmanız için cesaretli eylemlilik göstermeniz gerekecektir. Sonunda göreceksiniz ki, başına gelmesinden korktuğunuz her ne ise, başınıza geldiğinde o kadar da korkunç olmadığıdır.
Sevgilerimle
Uzm. Klinik Psikolog Osman İLHAN
Bi Nefes Psikolojik Danışmanlık Merkezi